Evlilik öncesinde yapılan mal rejimi sözleşmeleri, çiftlerin evlilik sürecinde ve sonrasında mal paylaşımı konusunda netlik sağlamasını hedefler.
Türk Medeni Kanunu’na göre eşler, evlilik öncesi veya evlilik sırasında noterde düzenleme veya onaylama yoluyla mal rejimi sözleşmesi yapabilirler. Bu sözleşmeler sayesinde, taraflar evlilik süresince edindikleri malların gelecekte nasıl paylaşılacağına dair kendi iradeleri doğrultusunda karar verebilirler.
Genellikle "evlilik sözleşmesi" olarak bilinen bu belgeler, sadece boşanma durumunda değil; bir eşin vefatı, borç durumu ya da ticari faaliyetler nedeniyle oluşabilecek hukuki riskler açısından da koruma sağlar. Böylece her iki taraf da mali anlamda daha güvende hisseder ve olası anlaşmazlıkların önüne geçilmiş olur.
Evlilik sözleşmeleri; edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden biri seçilerek hazırlanabilir. Çiftler, bu rejimlerden hangisinin kendi ilişkilerine ve yaşam tarzlarına daha uygun olduğunu belirleyerek bilinçli bir seçim yapabilirler.
Kamuoyunda zaman zaman olumsuz bir algıya neden olan bu sözleşmeler aslında güvene dayalı bir ilişkinin en sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için önemli bir araçtır. Çünkü tarafların hak ve sorumluluklarının açıkça belirlenmesi, hem duygusal hem de hukuki anlamda ilişkide şeffaflık sağlar.
Eğer bir evlilik sözleşmesi yapılmamışsa, Türk Medeni Kanunu’na göre eşler otomatik olarak "edinilmiş mallara katılma rejimi"ne tabi olur. Ancak bazı durumlarda bu rejim taraflar açısından yeterli veya uygun olmayabilir. Bu nedenle evlilik sözleşmesiyle farklı bir rejim tercih etmek mümkündür.
Karaçay Hukuk Bürosu olarak, evlilik sözleşmeleri konusunda çiftlere hukuki danışmanlık ve sözleşme hazırlama desteği sunuyoruz. Evliliğe adım atarken sadece duygusal değil, hukuki açıdan da doğru temellerin atılması için uzman avukatlarımızla her zaman yanınızdayız.